Yesemek Heykel Atölyesi ve Açık Hava Müzesi

Gaziantep Müze Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet veren Yesemek Açık Hava Müzesi ve Heykel Atölyesi, İslahiye İlçesinin güneydoğusunda Yesemek köyünün güneydoğusundaki yamacın üzerinde yer alır. Bu yamaç “Karatepe Sırtı” adıyla anılmakta ve Hazil (Kurt) Dağı’nın güney uzantısını oluşturmaktadır. Taşocağının yaslandığı "Karatepe", volkanik kökenli "bazalt" taşından oluşmuştur. Bazalt, işlenmesi oldukça güç bir taştır. Yesemek Açık Hava Müzesi Gaziantep şehir merkezine . İslahiye ilçesine ise uzaklıkta olup, ulaşımı sağlayan yol asfalttır. Ulaşım İslahiye ilçesinden olduğu gibi, Hatay’a bağlı Akbez yol ayrımından Kilis iline giden yoldan da sağlanmaktadır. Müze; yayınlara “Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi” olarak geçmiştir. Bulunduğu arazi, menekşemsi gri renkte dolarit diye tanımlanan bazalt taşlarından oluşmaktadır. Bazalt taşlar gayet sert ve çok ince gözenekli olup, son derece kalitelidir. Yesemek, dere yatağından başlayarak kadar yükselen, yaklaşık 300 x400m'lik bir alana yayılmış olup, bu alanda, yapım ve işleme sürecinin değişik basamaklarındaki taslaklar halinde, 300'den fazla, bazalttan yapılmış heykel ve kabartmalı ortostat saptanmıştır. Yesemek tarihte ilk defa l890 tarihinde, Zincirli (Sam’al)’da Alman Doğu Araştırmaları Kurumu adına kazı yapan Felix Von LUSCHAN tarafından keşfedilerek, bilim alemine tanıtılmıştır. Buradaki sistemli araştırma ve kazı çalışmaları 1957-1961 yıllarında Prof. Bahadır ALKIM başkanlığındaki ekip tarafından yürütülmüş 200’e yakın heykel taslağı çıkartılmıştır. kazı ve araştırmanın yanı sıra bilimsel yayında yapılmıştır. Geçtiğimiz yıllarda ise Arkeolog İlhan TEMİZSOY tarafından yapılan arkeolojik kazılarda toprak altında kalan heykellerin gün ışığına çıkarılması ile 300 adet yontu ve heykel taslağına ulaşılmış; söz konusu alan, Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından çevre düzenlemesi yapılarak Açık Hava Müzesi haline getirilmiştir. Yesemekte 2005 yılında Opet'in sponsorluğunda çevre düzenleme çalışmalarına başlanılmış olup, gelecek yıllarda da devam edecektir. M.Ö. 2000 yıllarının ikinci yarısı içinde bölge, Hitit hâkimiyetine girdikten sonra bu taş ocağı faaliyete geçmiş veya önceden beri işletilirken, Hititlerle yeni bir fonksiyon kazanmıştır. Burada Hititli ustaların yanı sıra, Hurri li usta ve sanatkârlarında çalıştığı bilinmektedir. Bir ara faaliyeti zayıflayan atölyede, Geç Hitit Krallıkları sırasında (M.Ö. 9. yüzyıldan itibaren) çalışmalar tekrar yoğunlaşmıştır. Bu ikinci dönemde özellikle, Hitit, Suriye, Arami ve Asur Sanat unsurları ağırlık kazanmıştır. Oriantalizm adıyla anılan bu üslup, batıda gelişmeye başlayan Ege kültürlerini etkileyerek Yunan sanatının çekirdeğini oluşturmuştur. Atölye Geç Hititler döneminde, Hitit İmparatoru Suppilluma I. zamanında Sam’al (Zincirli) Krallığı tarafından M.Ö. 1375-1335 tarihleri arasında işletilmiş ve burada yerli halk Hur’lar çalıştırılmıştır. Sam’al (Zincirli) Krallığının M.Ö. VIII yüzyılın sonunda Asurlar tarafından yıkılmasıyla birlikte Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi kapanmış, çalışan halkta bölgeyi terk etmiştir. Yaklaşık 100 dönümlük alan üzerinde kurulu bulunan heykel atölyesinde heykellerin nasıl yapıldığını günümüzde bile yerinde izlemek mümkündür. Okul niteliğindeki bu yerde yapılacak heykelin önce taşları bazalt bloklardan ayrılması için bazaltta oyuklar açılmakta, bu oyukların içerisinde kuru ağaçlar yerleştirilmekte ve kuru ağaçlara su dökülmekteydi. Islatılan ağaçlar şişmekte ve oluşan basınçla da bazalt bloktan taşlar ayrılmaktaydı. Ayrılan bu taşların yüzeyleri düzeltilmekte ve düzeltilen bu bazalt bloklar, ağaç kızaklarla, yamaçtaki çalışma alanına indirilmekte ve alınan siparişe göre ustalar, bloku kabaca yontmakta, taslak haline getirmektedirler. Atölyeye getirilip yapılmak istenen şekiller şablonlar yardımıyla çizilmekteydi. İlk önce bu şeklin konturları, daha sonra da bazı detayları çekiç ve kalemlerle yapılmaktaydı. Üçüncü aşamada detaylar daha özenle işlenmekteydi. Eserin son rötuşları ise nakliye sırasında zarar görmemesi için gittiği yerde, parçaların kullanılacağı mimari eserin bulunduğu yerde yapılmaktaydı. Buna dair bulunan tek bir örnek; Zincirli'de bulunan ve halen Gaziantep Müzesinde sergilenen Sfenks’dir. Devlet denetiminde işletildiği anlaşılan bu taş ocağı ve heykel atölyesinde, taslak işçiliğinin büsbütün safhalarını yerinde izlemek mümkündür. M.Ö VIII.yüzyılın son çeyreğinde “Asurlular” ca, faaliyetine son verildiği ve ustalarının Asur’a götürüldüğü bilinen atölyede, her şey olduğu gibi kalmış ve 1890 yılına kadar zaman donmuş gibidir. 1989-1990-1991 yıllarında Arkeolog İlhan TEMİZSOY tarafından toprak altında kalan heykellerin gün ışığına çıkarılmasıyla, 300’ün üzerinde yontu ve heykel taslağına ulaşılmıştır. Sfenksler, kapı aslanları, oturan aslanlar, kanatlı aslanlar, Amanos Dağlarını temsil eden Dağ Tanrısı kabartmaları, savaş sahnesi kabartmaları ve mimari parçalar, kendi doğal ortamlarında sergilenmektedir. Yesemek M.Ö. II. Binin dördüncü çeyreği ile M.S. 8. Yüzyıl arasında, Yakın Doğunun en büyük taş ocağı ve heykel işleme atölyesidir. Bugün yaklaşık 300’ün üzerindeki yontu taslağının toprak altından çıkarılıp belli bir düzende sergilendiği Açık Hava Müzesi’nde taslakların büyük çoğunluğunu, yaklaşık yüze yakın örnekle; kapı aslanları oluşturmaktadır. Aslan Heykelleri Özellikle sur kapılarına, karşılıklı ikişer tane konuluyordu. Kükreyen / hırlayan bu aslan betimlerinin, kenti koruyucu ve düşmanlarını korkutucu güçleri olduğuna inanılıyordu. Bu heykellerin, kentlerin hakimi olanlar -kral, prens vb- tarafından, güç sembolü gibi kullanıldığı da düşünülmelidir. İkinci sırada; 29 örnekle Dağ Tanrısı(külahlı ve kolları göğüs üzerine kavuşmuş, bir adedi üçlü diğerleri ikili) figürleri yer almaktadır. Dağ Tanrıları, Hurri-Mitanni kökenli tanrılar olarak Hitit Tanrılar ailesine kabul edildiği anlaşılmaktadır. Hitit İmparatorluk dönemi Dağ Tanrıları'nın, Orta Anadolu'daki kimi dağların adlarını taşıdıkları bilinmektedir. Yesemek'te Dağ Tanrıları'nın çok sayıda ortostat üzerinde betimlenmesi, bölge Hurri-Mitanni ülkesi içinde olduğu için çok doğaldır ve Hitit İmparatorluk dönemindeki uygulamalara paralel olarak, buradaki tanrıların da önemli dağların, örneğin Amanos Dağlarının, Kurt dağlarının ve belki diğer kimi dağ ya da tepelerin tanrıları olarak, bu dağların adlarını taşıdıkları düşünülebilir. Dağ Tanrılarından üç yada dört tanesinde Güneş Kursu bulunmaktadır.

Sorry. There are not any place registered.
Sorry. There are not any artifact registered.
Yesemek Köyü İslahiye/Gaziantep Türkiye
903428751055
Ücretsiz

Müze Asist - Sesli Sanal Müze Rehberi

Müzeasist

Müzeasist mobile uygulumamızı AppStore veya Play Store dan indirebilirsiniz